Her dilek, bir yolculuk...

Her dilek, bir yolculuk...

Dileklerin umut taşıdığına ve iyileştirici gücüne inanıyoruz. Bir çocuğun hayalini gerçekleştirmek, ona ve sevdiklerine tarifsiz bir mutluluk veriyor. Yıllardır sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor, Make-A-Wish Türkiye ile hayalleri gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Kurucumuz Zeynep’in bireysel desteklediği 17 dileğin ardından, bu yolculuğun bir parçası olmak bizim için kaçınılmazdı. #SuCoBlog’da, Make-A-Wish Türkiye CEO’su Özlem Özen ile bu ilham veren hikayeleri ve toplumda fark yaratmanın yollarını konuştuk.

Özlem Hanım merhaba, öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkürler. Make-A-Wish Türkiye’nin bir parçası olmak size ne öğretti?

Merhaba, asıl ben teşekkür ederim! Make-A-Wish Türkiye’nin bir parçası olmak, umudun ve dayanışmanın gücünü bana her gün hatırlatıyor. Çocukların hayallerinin gerçekleştiği anlara tanık olmak, en zor anlarında bile gülümsemelerine vesile olmak, yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor. Küçük bir iyiliğin bile büyük farklar yaratabileceğini görmek ise en güzel his!

Riskli hastalıklarla mücadele eden çocukların dileklerini gerçekleştiriyorsunuz. Peki, bu süreç aileleri nasıl etkiliyor? En güçlü duygusal değişimler neler ve buna tanık olmak size ne hissettiriyor?

Bir çocuğa riskli bir hastalık teşhisi konduğunda, sadece o değil, tüm aile için hayat duruyor. Günlük anlar yerini hastane randevularına bırakıyor, sosyal hayat uzak bir hatıraya dönüşüyor.

Bir dileği gerçekleştirdiğimizde, sadece bir hayali değil, çocuğun umudunu ve enerjisini de geri getiriyoruz. O an, hastalığı yenebileceğine dair inancını güçlendiriyor. Ailesi içinse mutluluk, umut ve yalnız olmadıklarını hissettiren bir ışık oluyor.

İşte bu yüzden, her gün daha fazla çocuğa ulaşmak için tutkuyla çalışıyoruz.

Sizden çocuklardan ilham aldığınız anları da dinleyebilir miyiz? Onlardan neler öğreniyorsunuz?

Her dilek çocuğu bana yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Onların en basit şeylerden bile mutlu olması, hayata dair beklentilerimizi sorgulatıyor. Mesela, bir çocuğumuz “gerçek bir kahraman” olup birini kurtarmak istiyordu. Gönüllülerimiz ona harika bir kurtarma oyunu planladı. Oyunu tamamlayıp yıldızımızı kurtardığında gözlerindeki parıltı, kahramanlığın süper güçlerden değil, inanç ve dayanıklılıktan geldiğini gösterdi. Çocuklardan, küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarmayı öğreniyorum.

İlham anlarınızdan bahsetmişken, dileklere de değinmek isteriz. Dileklerin büyüsüne en çok ne zaman inanıyorsunuz? Sizi motive eden bir dilek hikayeniz var mı?

Dileklerin sihrine inanıyorum ama bazen bunun bir çocuğun yüzünü güldürmekten çok daha fazlası olduğunu görüyorum.

Pilot olmak isteyen bir çocuğumuz için özel bir uçuş deneyimi organize ettik. Pilot üniformasını giyip kokpite geçtiğinde gözlerindeki ışıltıyı tarif etmek imkansızdı. Uçağa adım attığında, sanki hastalığını ve tüm zorlukları geride bırakmıştı. İstanbul’u yukarıdan izlerken, "Bazı şeyleri gözümüzde çok büyütüyoruz." dedi. İşte dileklerin gerçek gücü: Umut vermek, hayalleri mümkün kılmak ve hayatları değiştirmek.

Duygusal yoğunluğu yüksek bir iş yapıyorsunuz. Psikoloji ve İK deneyiminiz size nasıl katkı sağlıyor? Bu yoğunluğu dengelemek ve motivasyonunuzu korumak için neler yapıyorsunuz?

Kesinlikle katkısı oluyor. İnsan psikolojisini anlamak, hem ekip yönetiminde hem de ailelerle iletişimde çok önemli. Duygusal denge için sanat, müzik ve doğada vakit geçirmek bana iyi geliyor. Ekip olarak da birbirimize destek oluyoruz. Gönüllü psikologlarımızla yürüttüğümüz destek programları sayesinde, paylaşarak ve birlikte güçlü durarak bu yolculuğa devam ediyoruz.

"Benim bir adımımla ne değişir ki?" diye düşünen çok kişi var—sporda, sürdürülebilir yaşamda, hatta destek olma konusunda. Peki ya gerçekten bir fark yaratabiliyorsak? Make-A-Wish Türkiye’ye destek olmak için ilk adım ne olabilir?

Kesinlikle böyle bir algı var, oysa her küçük adım büyük bir fark yaratabilir! Bir çocuğun dileğini gerçekleştirmek için milyonlarca liraya değil, küçük ama anlamlı katkılara ihtiyaç var.

Farkındalık yaratmak bile ilk adım olabilir: Bizi takip etmek, paylaşmak, bağış yapmak, gönüllü olmak ya da sadece Make-A-Wish Türkiye’yi çevrene anlatmak… Hepsi değerli! Çünkü her büyük değişim, küçük bir adımla başlar.

SuCo ile iş birliği gibi projeler, Make-A-Wish Türkiye’nin misyonunu nasıl destekliyor? Daha fazla markanın bu tür sosyal sorumluluk projelerine yönelmesi için ne yapılabilir?

SuCo ile iş birliğimiz, sürdürülebilir bir dünya vizyonunu umutla birleştirdiği için çok değerli. Tasarımlarınızla Make-A-Wish Türkiye’nin hikayesini anlatmanız bize gurur veriyor. Özellikle 25. yılımıza özel tasarımınız bizi çok heyecanlandırıyor.Markaların sosyal sorumluluk projelerinde sadece bağışın ötesine geçmeleri önemli. Sosyal etki, ürünler ve hikayelerle desteklendiğinde daha anlamlı hale geliyor.

Markalar, toplumla bağ kurmanın ve sosyal etki yaratmanın kendi değerlerine katkı sağladığını fark etmeliler.

Bu farkındalığı artırarak iş birliklerini yaygınlaştırabiliriz. SuCo gibi duyarlı markalarla çalışmak, misyonumuzu daha geniş kitlelere ulaştırmamıza yardımcı oluyor. 

 

 

Sonraki gönderi

İki kültür, tek ruh: Merve Hasman Salvatori ile fotoğrafın ötesinde

Yorum yazın

Tüm yorumlar yayınlanmadan önce incelenir.

Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Müşteri Hizmetleri

Bize hafta içi 09:00 - 17:00 saatleri arasında hello@mataramasu.co adresine mail göndererek ulaşabilirsiniz.

Güvenli Ödeme

iyzico altyapısı ile ödemeler hızlı, kolay ve güvenli.

Ücretsiz Kargo

1.500 ₺ ve üzeri alışverişlerde kargo bedava!

Öğrenci İndirimi

.edu uzantılı öğrenci e-postanızla kaydolarak, size özel indirim koduyla alışveriş yapabilirsiniz!